BİYOTEKNOLOJİ E. GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR

 

E.     GENETİĞİ DEĞİŞTİRİLMİŞ ORGANİZMALAR

Bir canlıdaki genetik özelliklerin kopyalanarak, bu özellikleri taşımayan bir canlıya aktarılması sonucunda üretilen canlı organizmalara “Genetiği Değiştirilmiş Organizmalar”, kısaca GDO adı verilir. Daha öncede belirttiğimiz gibi bu yöntemle elde edilen bitkiler zararlı böceklere ve ilaçlara karşı daha dirençli olurlar. Bu da kimyasal böcek ilaçlarının kullanılma oranlarını azaltır. Günümüzde mısır ve pamuğun böceklere, soya ve kanolanın böcek ilaçlarına, papaya ve kabağın da virüslere karşı dirençli olmasında GDO teknolojisi kullanılmaktadır. Ayrıca GDO teknolojisi kullanılarak bitkilerin lezzet, besleyicilik ya da dayanıklılık gibi özellikleri geliştirilmektedir. GDO’lar ve bunlardan elde edilen ürünlerin faydalarına ait örnekler bu şekilde çoğaltılabilir. 

GDO teknolojisindeki gelişmeler ve bu tür bitkilerin daha yaygın olarak kullanılması ile birlikte GDO’lu ürünler hakkındaki tartışmalar da yoğunlaşmıştır. GDO’lu ürünlerin özellikle biyolojik çeşitlilik ve insan sağlığı üzerindeki etkileri konusunda endişeler her geçen gün artmaktadır. Bu endişeler ve yanıtları:

 

a)      GDO’lar insan sağlığı üzerinde zararlı etkilere sahip olabilir mi?

Konuyu sağlık açısından ele alan bazı bilim insanları GDO içeren yiyeceklerin insan sağlığına zararlı olabileceğini savunmaktadır. Bu konudaki en önemli sorun gıda alerjileridir. Genetiği değiştirilmiş ürünleri kullanan gıda endüstrileri, sosyal kaygıların tüketicilerin satın almalarını vazgeçirebileceği endişesiyle çoğu kez GDO’lu gıdaları etiketleme isteklerine karşı çıkmaktadır. Fakat bu durum gıda alerjilerinden kaçınan insanlar için büyük sorun teşkil etmektedir. Çünkü alerjik maddeler, genetik mühendisliği yoluyla bireylerin güvenli olduğunu düşündükleri için tüketmekte sakınca görmedikleri besinlere de aktarılabilmektedir. Bu durumda birey alerjik maddeleri taşıdığını bilmediği besini tüketerek kendini riske atabilmektedir. Örneğin büyük bir tohum şirketi için çalışan genetik mühendisleri, Brezilya ceviz ağacının bir genini soya bitkisine aktararak soya’nın besin değerini artırmışlardır. Fakat daha sonra yapılan incelemeler bu genin insanlarda alerjiye neden olan bir maddenin üretimine neden olduğu sonucunu ortaya koymuştur. Bu gerçeğin farkında olmadan bu ürünü kullanan bazı insanlardaki olumsuz sonuçlar üzerine
proje durdurulmuştur.

 

b)     GDO’lar zararlı çevresel etkilere sahip olabilir mi?

Genetiği değiştirilmiş organizmaların doğa üzerindeki etkilerini inceleyen çevre bilimcileri, risklerin değerlendirilmesi için gerek duyulan kritik denemelerin yapılmadığını belirtmekte ve şimdiye kadar yapılmış olan çalışmaların da çoğunlukla tartışmalı sonuçlar verdiğine işaret etmektedirler. Çevre bilimcilerin bu konuyla ilgili bazı endişeleri aşağıda verilmiştir.

*        Genetiği değiştirilmiş bitkiler yararlı organizmaların yok olmasına neden olabilir. Pek çok çevreci genetiği değiştirilmiş kültür bitkilerinin hedef olmayan organizmalar üzerinde öngörülmeyen etkiler oluşturmasından endişe duymaktadır. Son yıllarda yapılan bazı çalışmalar genetiği değiştirilmiş bitkilerin ürettiği toksinlerin, bu bitkilerden polentoplayan imparator kelebeği, çatal kuyruklu kelebek ve bal arısı gibi hedef dışı (zararlı olmayan) böcekler üzerinde de olumsuz etkiler yaptığını göstermektedir. Bu böcekler çiçekli bitkilerin çoğunda tozlaşmayı sağlayan asıl araçlardır. Tozlaşmayı sağlayan böcek popülasyonlarındaki azalma, böcekler tarafından tozlaşmaya bağımlı olan birçok doğal bitki türünün ve meyve ağaçlarının üreyip çoğalması üzerinde olumsuz yönde ciddi etkilere neden olacaktır.

*        Genetiği değiştirilmiş bitkiler, bitki zararlılarının doğal düşmanlarını yok edebilir. Zararlı böceklere karşı dayanıklı olmalarını sağlamak amacıyla bazı bitkilere aktarılan toksin (zehir) karakterli genler o böcekleri yiyen yararlı böcek türlerinin de yok olmasına neden olabilir. Yapılan incelemelerde genetiği değiştirilmiş bitkilerin ekili olduğu alanlarda tarım zararlısı böceklerle beslenen zarsı kanatlı bir böcek ile uğur böceği gibi böceklerin üreme hızlarının azaldığı görülmüştür. Bu gözlemler, doğada besin zincirini ve besin ağını daha yaygın etkileyebilecek sonuçların ortaya çıkma olasılığını düşündürmektedir. Bu nedenle bitki zararlılarının doğal düşmanlarının azalması çok önemli bir sorun olabilir.

*        Genetiği değiştirilmiş bitkiler yabanıl akrabaları ile melezlenerek "süper yabani otlar" oluşabilir. Yapılan araştırmalar bazı genetiği değiştirilmiş kültür bitkilerinin yakın akrabaları ile melezlenebildiğini ve böylece yabancı, yani aktarılmış genleri doğal bitki populasyonlarına geçirdiklerini ortaya koymaktadır. Başka bir ifadeyle, kültür bitkisinden yabani ota "gen kaçışı" olmaktadır. Dünyada en önde gelen 13 kültür bitkisinden 7 tanesinin (buğday, pirinç, soya, fasulye, ayçiçeği, sorgum, darı) yabanıl akrabaları ile melezlendiği bilinmektedir. Çevre bilimcileri bu durumun, kontrol edilmesi zor yeni yabancı otların (süper yabancı otların) oluşmasına neden olabileceğinden endişe duymaktadırlar. Bu bitkiler kültür bitkileri ile su, ışık ve toprak mineralleri için rekabet edeceğinden ciddi ürün kayıplarının olabileceği düşünülmektedir.

*        Genetiği değiştirilmiş bitkilerin ürettiği toksinlerin ürün hasatından sonra çevrede birikmesi ile ilgili ciddi endişeler bulunmaktadır. Çünkü bu ürünler bir sonraki yıl ekilecek yeni bir bitki türü için sorun olabilir. Bu da ekimi yapılan tür sayısının giderek azalması anlamına gelir. Böyle bir durumda modern tarım yüzünden zaten azalmış olan biyoçeşitliliği iyice azaltabilir.

*        Zararlı böceklerin evrim yoluyla genetiği değiştirilmiş bitkilerde bulunan kontrol mekanizmalarına karşı direnç kazanması, bu bitkilerin değerinin tamamen yok olmasına neden olabilir. Zararlı böceklere karşı ileri derecede dayanıklı olan genetiği değiştirilmiş kültür bitkileri yaygın olarak ekilip biçilmektedir. Buradaki sorun zararlı böceklerin tıpkı kimyasal pestisitlere karşı tepkilerinde olduğu gibi gen mühendisliği düzenlemelerine karşı da kısa sürede dirençli hale gelebilmeleri tehlikesidir. Böyle bir olay sonucunda, genetiği değiştirilmiş bitkilerdeki toksin maddelere dayanıklı böcek popülasyonları hızla artabilir. Bunun sonucunda ekimi çok yaygın olan genetiği değiştirilmiş bitkilerin yok olma tehlikesi oluşur.

Teknolojik ilerlemeler daima istenmeyen sonuçlar doğurabilen bazı riskleri içerir. Yukarıdaki örneklerden de anlaşılacağı gibi GDO’lu ürünler ile ilgili "hiç bir risk yoktur" yargısı doğru değildir. Bu nedenle GDO’lu ürünlerin insan sağlığı ve çevre için güvenilirliğinin değerlendirilmesi yönünde gerçekleştirilen bilimsel denemeler, kamuoyu tarafından özellikle doğru değerlendirilmelidir. İnsanlar, uzmanların veya endüstriyel temsilcilerin verdiği bilgileri değerlendirirken, bu bilgilerin mali kazanç beklentileriyle etkilenebildiğini göz önüne almalıdır. Bu nedenle GDO’lu ürünler ile ilgili tartışma ve kararların reflekse dayalı bir korku ya da kör bir iyimserlikten ziyade, derin bilimsel bilgi ve deneylere dayandırılması gerekir.

 

Genetik Değişim Neden Kullanılmaktadır?

*        Mevcut türlerdeki ürün miktarını artırmak.

*        Hasat sonrası kayıpları azaltmak.

*        Ürünleri soğuk, sıcak, kuraklık ve tuzluluk gibi etkenlere karşı daha toleranslı hale getirmek.

*        Ürünlerin toprak verimliliğini azaltmasını önlemek.

*        Gıdaların besleyici değerini yükseltmek.

*        Zararlı böceklere dirençli ürünlerle pestisit kullanımını azaltmak.

*        Endüstri için alternatif kaynaklar geliştirmek.

Bu yazının kalıcı bağlantısı https://www.biyolojidersim.com/biyoteknoloji-e-genetigi-degistirilmis-organizmalar/

Görüş ve eleştirilerinize en kısa zamanda cevap verilecektir.

Bu site, istenmeyenleri azaltmak için Akismet kullanıyor. Yorum verilerinizin nasıl işlendiği hakkında daha fazla bilgi edinin.

Copy Protected by Chetan's WP-Copyprotect.